Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını yapan Dekanımız Prof. Dr. Erkan Tekinarslan, “Öğretmen Okullarının aydınlanmamızda, ülke olarak gelişmemizde ve kalkınmamızda çok önemli bir yeri vardır. 16 Mart 1848 tarihinde Sultan Abdülmecit döneminde Rüştiyelere, bugünkü ismiyle ortaokullara öğretmen yetiştirmek amacıyla, 3 yıl süreli Darülmuallimin olarak bilinen ilk öğretmen okulu kurulmuştur. Bu tarih ülkemizde, öğretmen okullarının ilk kuruluş tarihi olarak kabul edilmektedir ve her yıl 16 Mart, öğretmen okullarının kuruluş tarihi olarak kutlanmaktadır.” dedi.
Açılış konuşmasının ardından sunumunu yapan Eğitim Bilimleri Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Sevilay Yıldız, “Bir ülkenin eğitim sisteminin ana omurgasını, hedeflerin gerçekleşmesini sağlayan ana faktör programlar ve bu programların elinde can bulduğu öğretmenlerdir.” diyen Doç. Dr. Yıldız, “Dolayısıyla her alanda sosyolojik, politik, siyasal, iktisadi, ekonomik hangi alanda olursa olsun, buradaki gelişmelerin ana omurgası öğretmendir. Öğretmenin niteliği de, hizmet öncesinde almış olduğu eğitimin niteliğiyle tutarlıdır. Türkiye öğretmen yetiştirme alanında, dünyanın en eski, en köklü devletlerinden biri. Yaklaşık 1000 yıllık bir eğitim sistemi hatta daha da ötesi vardır. Bizim yüz akımız diyebileceğimiz yüzlerce uygulamamız vardır.” dedi.
Doç. Dr. Yıldız, özellikle Fatih Sultan Mehmet’in eğitim uygulamalarına değinerek, “Darülmuallimlerin prototipini Fatih Sultan Mehmet’te görüyoruz. Osmanlı eğitim tarihinde, öğretmen yetiştirme konusunu, ilk defa genel eğitimden ayrı bir ihtisas alanı olarak gören, özel bir eğitim programı hazırlayan devlet adamı Fatih Sultan Mehmet’tir. Fatih Sultan Mehmet, Eyüp ve Ayasofya’da ünlü medreselerini kurdu ve burada sıbyan mekteplerine öğretmenlik yapmak isteyenler için özel bir program hazırlattı.” diye konuştu.
Ayrıca, “Türkiye’de ilk defa bir öğretmen okulu olan Darülmuallimin, 16 Mart 1848 tarihinde, İstanbul Fatih’te açılıyor. Bu okulun açılışı, Türkiye’de öğretmen yetiştirme tarihinde gerçekten çok önemli bir dönüm noktasıdır. 1850 yılında Lofçalı Ahmet Cevdet Paşa’nın bu okulun müdürlüğüne getirilmesi de bir dönüm noktasıdır. Ahmet Cevdet Paşa, bu okulların ruhu olarak gördüğü Darülmuallimin Rüşdi’nin ilk nizamnamesini, 1 Mayıs 1851 yılında yayımlamıştır. Bu nizamnamenin, Türk eğitim tarihinde, özellikle öğretmen yetiştirme tarihinde çok önemli bir belge olduğunu söyleyebiliriz. Bu belge ile Darülmuallimin ilk kez esaslı bir pedagojik ve yasal dayanağa kavuşturulmuştur.” dedi.
Kurtuluş Savaşı ve TBMM hükümeti dönemlerinde ise öğretmenliğin milli kültür, milli dayanışma, milli birlik ve bütünlük, milli bağımsızlık, ulusal özgürlük gibi değerlerle örtüştüğünü vurgulayan Doç. Dr. Yıldız, “Milli Mücadelenin devam ettiği o dönemde, eğitim sorunlarını görüşmek, milli eğitim işlerinin bir programa bağlanması amacıyla 1921’de Maarif Kongresi düzenlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, cepheden buraya gelmiş ve açılış konuşmasını yapmıştır. Şark’tan ve Garp’tan gelebilecek her türlü etkiye karşı, ‘Milli Maarif davamızdır.’ demiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin eğitim sisteminin hangi esasa dayalı olacağını bu ifadeleri ile göstermiş ve bu konuda da Mustafa Sadi Beyin ifadesiyle ‘Öğretmen Ordusu’nu göreve çağırmıştır. Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nın sonuçlandığı sırada 1922’de, Bursa’da öğretmenlere hitaben yaptığı konuşmada ‘Öğretmenler, ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordularınızın kazanacağı zafer için yalnızca bir zemin hazırladı. Halbuki, zaferi siz kazanacaksınız ve koruyacaksınız. Ben ve sarsılmaz imanımız ile, bütün arkadaşlarım sizi izleyeceğiz. Sizin karşılaştığınız her türlü engeli hep beraber, topyekûn aşacağız.’ diyerek öğretmene ve öğretmenin yetiştirilmesine verdiği önemi ifade etmiştir.
Daha sonra Prof. Dr. Uğur Alpagut, Doç. Dr. Sadık Yöndem, Ozan Şahinoğlu ve Muhammet İzzet Aktay’dan oluşan Anadolu Güneşi ekibinin müzik dinletisi beğeniyle dinlendi. Ekip, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü nedeniyle vatan uğruna canlarını feda etmiş tüm şehitlerimizin anısına Çanakkale türküsünü, merhum İzzet Baysal’ın da çok sevdiği Drama Köprüsü türküsünü ve Beyaz Giyme Toz Olur Bolu türküsünü icra etti.